0 oy
(2.0k puan) tarafından
Kabir azabı var mı? Kur-an'dan delillerle anlattık

1 cevap

0 oy
(2.0k puan) tarafından
 
En İyi Cevap
Konumuz "Kabir Azabı" delil! ise;

"Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur." (bk. Tirmizî, Kıyamet, 26; el-Akidetu’t-Tahaviye,1/169; Ahmed b. Hanbel, el-Akide, s.64-76; el-lalekâî, İtikadu ehli’s-sünne, 1/156, 158, 166-Şamile).

_____________________________________________

"Eyvah bizlere! İşte bu Din Günü'dür" derler. (Saffat 20)

❓ Nedir din günü?

Evet, Din Günü'nün ne olduğunu sen nereden bileceksin? (İnfitar 18)

O, kimsenin kimseye yardım etmeye gücünün yetmeyeceği bir gündür. O gün karar vermek bütünüyle Allah'a aittir. (İnfitar 19)

Din günü akıbetimizin kararının verileceği hesap günüdür. Peki kaç tane din günü vardır? İnfitar 19. Ayete tekrar bakalım. ‼️Bir tane din günü vardır. Bu bilgiyi aklımızda tutalım...

Kitabı sağından verilen kimse: "Alın, kitabımı okuyun." der. (Hakka 19)

Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı biliyordum. (Hakka 20)

Artık o, hoşnut olacağı bir hayat yaşayacak. (Hakka 21)

️Bunu diyen kimse hesabı ile ilk defa karşılaşmış ve akıbetini öğrenip ilk defa sevinmiştir. Eğer kabirde cennet bahçesinden gelmiş olsaydı bu kadar mutlu olmasına gerek olmayacak hatta hesaba gerek olmayacak ve gideceği yeri bilerek mahşere çıkacaktı. Veya en başa dönelim...

"Eyvah bizlere! İşte bu Din Günü'dür" derler. (Saffat 20)

Bu ayette kâfirler dünyada uyarıldıkları ama iman etmedikleri o din gününü ilk defa gördü ve idrak ettiler ve dediler ki eyvah işte o hesap günü geldi...

Kabri cehennem çukuruna çevrilmiş bir kâfir neden bu günü görünce bu tepkiyi versin ki...

"Hesabımın ne olduğunu hiç bilmeseydim." der. (Hakka 26)

"Keşke ölüm bir son olsaydı." (Hakka 27)

"Malım-gücüm bana hiçbir yarar sağlamadı." (Hakka 28)

Görüldüğü gibi adam hesabının ne olduğunu ilk defa o din gününde öğrendi. Nereden biliyoruz?

Defterler açıldığı zaman, (Tekvir 10)

Gök soyulduğu zaman, (Tekvir 11)

Cehennem kızıştırıldığı zaman, (Tekvir 12)

Cennet yaklaştırıldığı zaman, (Tekvir 13)

İnsan, kendisi ile ne getirdiğini görecektir. (Tekvir 14)

Bakın kabirde öğrenmedi defterinin açıldığı o hesap gününde öğrendi.

Kur'an, dünya hayatı der, ahiret hayatı der ama kabir hayatı demez çünkü kabirde hayat yoktur. Hayatta olmayan bir adama azap edilmesi de absürt bir şeydir.

Rivayetperestler kabir azabına delil olarak Mümin 46. Ayeti gösteriyorlar.

Ateş! Sabah akşam ona arz olunurlar. O Sa'at'in gerçekleşeceği gün: "Firavuncuları azabın şiddetlisine sokun!" (Mümin 46)

Bu ayeti doğru anlamak için 25. Ayetten itibaren bağlamı ile okumak gerekir.

Böylece katımızdan Hakk ile geldiği zaman onlar: "Onunla birlikte iman eden kimselerin oğullarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın." dediler. Kafirlerin düzeni, sapkınlığa düşmekten başka bir şey değildir. (Mümin 25)

Firavun: "Bırakın beni, Musa'yı öldüreyim. O istediği kadar Rabb'ini yardıma çağırsın. Ben, onun sizin dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum." dedi. (Mümin 26)

Musa: "Kuşkusuz ben, hesap gününe iman etmeyen bütün kibirlilerden, benim de Rabb'im, sizin de Rabb'iniz olan Allah'a sığınırım." dedi. (Mümin 27)

Firavun taraftarlarından imanını gizleyen bir kimse, şöyle dedi: "Rabb'im Allah'tır dediği için mi bir adamı öldüreceksiniz? Oysaki o, size Rabb'inizden açık kanıtlarla geldi. Eğer yalancı biriyse yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru söylüyorsa uyardığı şeylerin bir kısmı size isabet edecektir. Allah, aşırı giden yalancı bir kimseyi doğru yola iletmez." (Mümin 28)

"Ey halkım! Bugün yeryüzünde gücü elinizde bulunduranlar olarak mülk sizindir. Şayet gelecek olursa Allah'ın azabından bizi kim kurtarabilir?" Firavun: "Ben size, gördüğüm şeyden başkasını göstermiyorum. Ve ben, sizi doğru yoldan başkasına iletemem." dedi. (Mümin 29)

İman etmiş olan kimse: "Ey halkım! Ben daha önce birçok toplumun başına gelenin sizin başınıza da gelmesinden korkuyorum." (Mümin 30)

"Nuh, Ad, Semud ve onlardan sonraki toplumların durumu gibi. Allah, kullarına haksızlık edici değildir." (Mümin 31)

"Ey halkım! Ben sizin için o feryat gününden korkuyorum." (Mümin 32)

Arkanıza bakmadan kaçacağınız gün, sizi Allah'ın azabından koruyabilecek kimse yoktur. Allah, kimi sapkınlıkta bırakırsa ona doğru yolu gösterecek yoktur. (Mümin 33)

Ant olsun ki daha önce Yusuf size açık kanıt içeren belgelerle gelmişti. Ancak o zaman onun size getirdiği şeyler hakkında kuşkulanıp durmuştunuz. Yusuf ölünce de: "Bundan sonra Allah asla Resul göndermez." dediniz. Allah, haddi aşan, güvenmeyen kimseyi işte böyle saptırır. (Mükin 34)

O kimseler, kendilerine görevli kılınmış, yetki verilmiş bir kimse gelmediği halde, Allah'ın ayetleri hakkında tartışırlar. Bu da Allah'ın yanında da insanların yanında da büyük bir kızgınlığa neden olur. İşte böyle! Allah, her büyüklük taslayanın kalbini mühürler. (Mümin 35)

Firavun: "Ey Haman! Benim için yüksek bir kule yap. Belki böylece o sebeplere ulaşırım;" (Mümin 36)

"Göklerin sebeplerine. Böylece Musa'nın ilahını görürüm. Çünkü ben onun yalancı olduğunu sanıyorum." dedi. Ve işte böylece Firavun'a, yaptığı kötü iş iyi gösterildi ve doğru yoldan çıkarıldı. Firavunun planı, hüsrandan başka bir şeye yaramadı. (Mümin 37)

İman etmiş olan kimse: "Ey halkım! Bana uyun ki sizi doğru yola ileteyim." (Mümin 38)

"Ey halkım! Bu dünya hayatı geçici bir yararlanmadır. Ahiret hayatı ise kesinlikle devamlı kalınacak yerdir." (Mümin 39)

"Kim bir kötülük yaparsa, ona yaptığının karşılığından fazlasıyla karşılık verilmez. Erkek veya kadın, her kim Mü'min olarak salih* olanı yaparsa, işte onlar hesapsız şekilde rızıklanmak üzere Cennet'e girerler." (Mümin 40)

"Ey halkım! Ne gariptir ki siz beni ateşe, ben ise sizi kurtuluşa çağırıyorum!" (Mümin 41)

"Siz beni Allah'ı yalanlamaya ve hakkında bilgim olmayan şeyleri O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi Mutlak Üstün ve Çok Bağışlayıcı Olan'a çağırıyorum." (Mümin 42)

"Şu bir gerçek ki, sizin beni kendisine çağırdığınız şey, dünyada da ahirette de kendisine çağıranlara cevap verme gücü olmayan şeydir. Kuşkusuz dönüşümüz Allah'adır. Haddi aşanlar Cehennem'liktirler." (Mümin 43)

"Sizin için söylediklerimin doğruluğunu yakında anlayacaksınız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Allah, kullarının yaptığı her şeyi görmektedir." (Mümin 44)

Sonra Allah onu, onların yaptıkları planların kötülüklerinden korudu. Firavuncuları ise azabın kötüsü kuşattı. (Mümin 45)

Ateş! Sabah akşam ona arz olunurlar. O Sa'at'in gerçekleşeceği gün: "Firavuncuları azabın şiddetlisine sokun!" (Mümin 46)

Ateşin içinde birbirlerini suçlarlar; güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara: "Biz size uyduk, şimdi siz ateşin bir kısmını bizden savabilir misiniz?" derler. (Mümin 47)

‼️"Ateş! Sabah akşam ona arz olunurlar." Bu cümlede Firavun'un destekçilerinin iktidarı kaybetmekle çektikleri sıkıntı, onlara (sabah akşam) yani sürekli sunulan azap tehdidi bilgileri yer almaktadır. Ayetin, sanıldığı gibi "kabir azabı"yla herhangi bir ilgisi yoktur.

Mümin 46. Ayette firavuna sunulan ateş esasen Musa aleyhisselam'ın duasının kabul edilme cevabıdır. Musa aleyhisselam şöyle dua etmişti;

Musa: "Ey Rabb'imiz! Firavun ve melelerine dünya hayatında ziynet ve mallar verdin. Ey Rabb'imiz! Onlar ise bunu Sen'in yolundan saptırmak için kullanıyorlar. Rabb'imiz! Mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver. Zira onlar can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler." dedi. (Yunus 88)

Cevap ise şöyle geldi;

Ateş! Sabah akşam ona arz olunurlar. O Sa'at'in gerçekleşeceği gün: "Firavuncuları azabın şiddetlisine sokun!" (Mümin 46)

Onları sabah akşam kuşatan ateş mallarının, hükümdarlığının yok oluşu ve kalplerine sıkıntı veren olayların yaşanmasıdır. Bu detaylar da yukarıdaki mümin 25-47 aralığındaki ayetlerde verilmiştir.

Ayrıca Rabbimiz mealen şöyle der;

"Kendinden sonrakilere bir ayet olman için, bugün senin cansız bedenini kurtaracağız." Gerçekte ise insanların çoğu ayetlerimizi umursamıyorlar. (Yunus 92)

Bakın ayet firavunun bedeninin kurtulacağını söylüyor ama kabir azabı var diyenler firavunun bedeninin kabirde yanacağını savunuyorlar, komik duruma düşüyorlar.

Dikkat edin Kur'an da resuller hep vahye aykırı bir iş yaparsam "büyük günün azabından korkarım" derler. Hiç kabir azabından korkarım diyen olmamış, acaba neden?

Ayrıca;

"Eyvah bize! Yattığımız yerden bizi kim uyandırdı? Bu Rahman'ın uyardığı şeydir. Resuller doğru söylemişler." dediler. (Yasin 52)

Bakın adam uyuyormuş yattığımız yerden kim uyandırdı diye sorguluyor içinde bulunduğu durumu idrak edince de bu Rahmanın uyardığı şeydir diyor. Kabirde uyanık olup azap çeken insan bunu der mi?

O Gün egemenlik yalnızca Rahman'a aittir. O gün, Kafirler için zor bir gündür. (Furkan 26)

Çağırıcıya doğru koşan Kafirler: "Bu,

çok zor bir gün." diyecekler. (Kamer 8)

 

Demek ki kâfirler için zor gün kabirde değil mahşerdeymiş...

İlgili sorular

0 oy
2 cevap
15, Kasım, 2024 tevhid (2.0k puan) tarafından soruldu
0 oy
1 cevap
15, Kasım, 2024 tevhid (2.0k puan) tarafından soruldu
0 oy
1 cevap
17, Şubat, 17 ismim tarafından soruldu
0 oy
1 cevap
26, Kasım, 2024 tevhid (2.0k puan) tarafından soruldu
...